filmizle42

Yararlı Bilgiler (Sf15)

 

Varyans hesaplanması için algoritmalar

 | Genel | 26 Ocak 2013

İstatistiksel ölçülerinin bilgisayar ile yapılan hesaplanmalarında varyans hesaplanması icin kullanılan algoritmalar pratik sonuçlar elde edilmesinde önemli rol oynamaktadırlar. Varyansın hesaplanması için işe yarar bilgisayar algoritmalarının tasarlanmasında ana sorun varyans formüllerinin veri kare toplamlarının hesaplanmasını gerektirmesindedir. Bu işlem yapılırken sayısal kararsızlık problemleri ve özellikle büyük veri değerleri bulunuyorsa aritmetik taşmalar problemleri ortaya çıkması çok muhtemeldir.

 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

98 total views, 1 today

Film renklendirme

 | Genel | 26 Ocak 2013

Film renklendirme, özgün olarak siyah beyaz ya da monokrom (örneğin sepya tonunda) çekilmiş sinema filmlerinin sonradan yapay olarak renklendirilmesi işlemine verilen addır. Bu işlem sinemanın ilk yıllarından beri kimyasal yöntemler kullanılarak yapılıyordu ancak video teknolojisinin ortaya çıkması ve bilgisayar yardımıyla sayısal görüntü işleme yöntemlerinin geliştirilmesiyle birlikte daha da kolaylaşmış ve yaygınlaşmıştır.

Filmlerde renklendirme işlemleri çeşitli amaçlarla yapılmıştır. Bazen filmin bir bölümü veya tamamı özel efektler elde edilmesi maksadıyla renklendirilirken bazen de bu işlem zamanla bozunuma uğramış renkli filmlerin restorasyonu amacıyla yapılmıştır. En çok da siyah beyaz bir filmi renkli olarak seyretmek isteyen bir kitlenin talebi üzerine bu yönteme başvurulmuştur. Özellikle 1980′li yıllarda tüm dünyada hızla yaygınlaşan renkli televizyon yayınları ve video bu talebi oluşturmuştu. Ancak bu son durum, renklendirme işleminin filmlerin özgün hallerini yozlaştırıldığını ileri süren filmin yaratıcıları, sanatseverler ve filmin hayranlarının protestolarına yol açmıştır.

1995′ten sonra azalan taleple birlikte eski siyah beyaz filmlerin renklendirilmesi işlemi gündemden düşmüştür.

 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

54 total views, 1 today

NGC 278

 | Bilim | 26 Ocak 2013

NGC 278, Kraliçe takımyıldızı yönünde bulunan bir sarmal gökada. William Herschel tarafından 11 Aralık 1786 tarihinde keşfedilmiştir. H II çekirdeğe sahiptir.

 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

42 total views, 1 today

Hugo Gernsback

 | Biyografi | 26 Ocak 2013

Hugo Gernsback (d. 16 Ağustos 1884 – ö. 19 Ağustos 1967), (gerçek adı Hugo Gernsbacher) Lüksemburg kökenli ABD’li mucit, yazar ve dergi yayımcısıdır. Yayımladığı dergiler arasındaki en tanınmış olanı ilk bilim kurgu dergisi olan Amazing Stories’dir. Bilim kurgu türüne Jules Verne ve H.G. Wells kadar katkıda bulunmuş olan Gernsback, “bilim kurgunun babası” olarak da anılır.[1] Adına düzenlenmiş olan Hugo Ödülü her yıl bilim kurgu türündeki başarılı yazarlara verilmektedir.

 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

49 total views, 0 today

Ne Aramıştınız?

 | Genel | 25 Ocak 2013

Büyük ihtimalle sitede ne aramıştınız yazısını silmeden film aradınız :) O yazıyı silip aradığınız filmi yazıp arama işaretine tıklamanız yeterli olacaktır.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

68 total views, 3 today

Scud füzesi

 | Teknoloji | 25 Ocak 2013

Scud SS-1.JPEGScud sıvı yakıtlı bir balistik füzedir. Bu füzeler Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği tarafından yapılıp tasarlanmıştır. Uzun menzilli ve çok büyük bir patlama gücüne sahip bu füzelere şu an eski Sovyet cumhuriyetleri bazı Ortadoğu ülkeleri ve Uzakdoğu’daki komünist ülkelerin bir çoğu sahiptir.İran-Irak Savaşı sırasında Saddam Hüseyin tarafından İran’da bulunan petrol rafinerilerini yok etmek için kullanıldı. Menzili 130 ile 1500 kilometre arasında değişen Scud füzeleri nükleer, biyolojik ve kimyasal olarak 3 farklı savaş başlığı taşıyabilecek biçimde tasarlanmıştır. Aynı zamanda bu füzeler Saddam Hüseyin tarafından Körfez Savaşı’nda İsrail’e karşı kullanılmışsa da psikolojik tesir dışında etkili olmamıştır. İsrail ise bu füzelere Patriot’larla karşılık vermiş fakat Scud’ları düşürmede pek bir başarı elde edememiştir.
 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

89 total views, 0 today

Beşşar Esed Kimdir?

 | Biyografi | 25 Ocak 2013

Beşşar Hafız el-Esed (Arap: بشار حافظ الأسد; d. 11 Eylül 1965), Suriye Cumhurbaşkanı ve Suriye Baas Partisi’nin lideridir. Adı TürkçeyeBeşar EsadBeşşar Esed veya Beşşar el-Esad olarak çevrilebilmektedir.

1965′te Şam’da dünyaya gelen Esed, Şam Üniversitesi’nde tıp eğitimi aldı. 1988′de tıp fakültesinden mezun olmasının ardından askerî tabip olarak Suriye ordusunda görev yaptı. Daha sonra İngiltere’ye gitti ve Londra’da oftalmoloji ihtisasını tamamladı. Abisinin 1994′te yaşamını yitirmesinin sonrasında Esed ailesinin en büyük oğlu olarak Suriye’ye döndü. Bu dönemde eğitimle ilgili çeşitli toplumsal sorumluluk projelerini örgütledi. 2000 yılında üst düzey bankacı Esma Ekras’la evlendi. Aynı yıl babasının ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığı makamına seçildi.

Suriye’nin liderliğine geldiğinde reformcu kişiliği nedeniyle kendisine “Umut” lakabı takıldı. Bu imaj 2011 yılında ülkesinde başlayan olaylarla birlikte tersine döndü. Esed’e görevini bırakması yönünde çağrılar yapılmaya başlandı.

 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

80 total views, 1 today

Fırat Nehri

 | Coğrafya | 25 Ocak 2013

Fırat nehri, Türkiye’nin en verimli ve su potansiyeli en yüksek ırmağıdır.

Fırat nehri Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ve Gaziantep il sınırını belirledikten sonra Suriye, daha sonra Irak topraklarına girer. Irak’ta denize uzak olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşerek Şatt’ül-Arab’ı oluşturur ve Basra Körfezi’ne dökülür. Nehrin en önemli kolları Murat, Karasu, Tohma, Peri, Çaltı ve Munzur Çayları’dır.

Toplam uzunluğu 2.800 km ile Türkiye sınırları içinde kalan bölümün uzunluğu ise 1263 km’dir. 720.000 km² su toplama havzasına sahiptir. Fırat Nehri’nin rejimi Türkiye’deki diğer akarsulara göre daha düzenlidir. Mart ile Haziran ayları arasında yavaş yavaş kabarır, Temmuz ile Ocak ayları arasında çekilmiş olmasına rağmen yine de bol su akışı olur.

Fırat nehri ‘nin en önemli kollarından olan Akarsu Sivas Kösedağ’dan doğmaktadır.

Nehir üzerine Türkiye’nin en büyük barajları inşa edilmiştir. Bu barajlardan Keban Barajı (Elazığ), Karakaya Barajı (Malatya-Elazığ), Atatürk Barajı (Adıyaman-Şanlıurfa), Birecik Barajı (Birecik) ve Karkamış Barajı (Kargamış) Barajları tamamlanmıştır. Ayrıca Fırat’ın suyu inşa edilen 2 adet Şanlıurfa tüneli de Harran Ovası ve çevresine yıllardan beri suya hasret topraklara suyu ulaştırmıştır.

Fırat nehrinin Türkiye de en hızlı aktığı yer olan Erzincan da her yıl yüzlerce turist rafting yapmak için buraya akın ediyor. Henüz rafting Türkiye de pek benimsenmese de özellikle Avrupalılar tarafından çok sevilen bir spordur ve aynı zamanda spor yapmak için Türkiye ye geldikleri dallardan en önemlisidir.

Fırat isminin kökeni

Batı dillerinde Fırat nehri, Euphrates olarak geçer. Euphrates adı Yunanca’dan gelen bir sözcüktür. İsmin asıl kaynağı konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır:

  1. Eski Farsça’daki Ufratu ve Akad dilindeki Purattu ‘dur. Eski Farsça’daki sözcüğün Avesta Farsça’sında geçen huperethuua(geçmesi kolay) olduğu tahmin edilmektedir.
  2. Arapça tasasızlık, rahatlık anlamına gelen “ferahat” kelimesinden gelmektedir.
  3. Fırat; Akadcada Pu-rat-tu, Sümercede Buranun olarak geçmektedir. Kelimenin Hint-Avrupa kökenli olmadığı, Akadca ve Sümerceden kaynaklandığı, Eski Farsça ve Farsça aracılığıyla diğer dillere geçtiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Eski asur dillerinde de fonetik olarak fırat sözcüğüne yakın olan pratru kelimesi de ilk gelene ait olan anlamında kullanılmıştır.
 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

117 total views, 0 today

Pınar Selek Kimdir?

 | Biyografi | 25 Ocak 2013

Pınar Selek, (d. 1971, İstanbul), Türk sosyolog, yazar ve düşünür. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümünde lisans ve yüksek lisans öğrenimi gördü. Azınlıklarla ilgili çalışmalarıyla tanınır.

Yaşamı

Selek, 1971′de İstanbul’da doğdu. Ortaöğretimi Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde tamamladıktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü birincilikle bitirdi. Ardından aynı üniversitede sosyoloji üzerine yüksek lisans yaptı. Ayrıca Fransa’da bulunan Sophiantipolis UDEL Üniversitesi’nde ekonomi-politik dersleri gördü. Günümüzde Strasbourg Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi alanında doktora çalışması sürdürmektedir.

Pınar Selek transseksüeller, sokak çocukları ve seks işçileri gibi ayrımcılığa uğrayan gruplar hakkında yaptığı araştırma ve çalışmalarıyla tanındı. 1998 yılında PKK üzerine yürüttüğü araştırması nedeniyle terör suçu şüphesi altına alındı. Söz konusu dönemde PKK için propaganda yapmak ve İstanbul’daki Mısır Çarşısı’na bombalı saldırıya katılma iddiasıyla tutuklandı ve kendi ifadesine göre ağır işkence gördü (filistin askısı, elektroşok ve kafatasına elektrik verilmesi suretiyle). İki buçuk yıl sonra salıverilmesinin ardından 2002 ve 2006 yıllarında beraat etti. Mısır Çarşısı’ndaki patlamanın gerçekten de bir bombadan mı kaynaklandığı, yoksa bir tüp kazası mı olduğu konusunda mahkeme bilirkişileri arasında dahi tartışmalıdır.

24 Kasım 2010 tarihinde davanın yeniden açılacağı açıklandı. Savcının ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet istemiyle açtığı davanın 9 Şubat 2011 tarihli ilk celsesi de beraat kararıyla sonuçlandı; ancak yargıtay kararı bozup 24 Ocak 2013′te ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırdı.  İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde halen Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili olarak yargılanmaktadır., 24/01/2013 tarihinde 12. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyolog Pınar Selek’in ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi

Selek halihazırda Almanya Federal Cumhuriyeti’nin başkenti Berlin’de ikamet ediyor. Burada başta Heinrich-Böll-Stiftung Vakfı ve PEN Almanya Merkezi olmak üzere çeşitli kurumlarca desteklenmekte.Ve müebbet cezasına çarptırılmıştır.
Pınar Selek tanınmış sol eğilimli avukat Alp Selek’in kızı.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

124 total views, 1 today

İsrail

 | Tarih | 23 Ocak 2013

İsrail (İbranice: יִשְרָאֵל, Yişra’el; Arapça: إسرائيل, İsrā’īl), ya da resmî adıyla İsrail Devleti(İbranice: מדינת ישראל (yardım·bilgi)Medīnat Yişra’el; Arapça: دولة إسرائيل, Dawlat İsrā’īl), Ortadoğu’da, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği yerde bulunan bir devlet. Coğrafi olarak, Asya kıtasında bulunur. Batısında Akdeniz, kuzeyinde Lübnan ve Suriye, doğusunda Ürdün, güneyinde ise Mısır ve Kızıldeniz ile çevrilidir. Başkenti Knesset (İsrail Meclis) kararına göre Kudüs’tür. Ancak bu durum Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamaktadır. İsrail, nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir.

Uzun ve dar bir şekle sahip olan İsrail, 470 km uzunluğunda olup, en geniş bölgesi yaklaşık 135 km’dir. Sınırları ve ateşkes hatları içerisinde kalan toplam yüzölçümü 27.817 km²’dir. İsrail, yaklaşık 7.282.000′lik nüfusuyla, çeşitli din, kültür ve sosyal geleneklere sahip insanları bir araya getirmiştir. Para birimi Yeni İsrail Şekeli’dir.

 
 
 
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

185 total views, 2 today

Ridaniye Muharebesi

 | Tarih | 23 Ocak 2013

Ridaniye Muharebesi, 22 Ocak 1517 yılında Osmanlı Devleti ile Memlûk Sultanlığı arasında geçen muharebedir. Muharebeyi I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu kazanmıştır.

Muharebe öncesi

1516′da I. Selim Osmanlı ordusuyla Memlûk Sultanlığı’na karşı Suriye ve Mısır seferine çıktı. Suriye’de Memlûklu hükümdarı Kansu Gavri komutasındaki Memlûk ordusuna karşı 24 Ağustos 1516′da Mercidabık Muharebesi’ni kazanan Sultan Selim komutasındaki Osmanlı ordusu Halep, Hama, Humus ve Şam’ı teslim aldı. Ardından Lübnan emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul etti. 21 Aralık 1516′da Sadrazam Hadım Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Han Yunus Muharebesi’nde Memlûklu emirlerinden Canberdi Gazali’yi yenerek yoluna devam etti. I. Selim, Kudüs’ü teslim alıp ziyaret ettikten sonra Osmanlı ordusu Gazze’ye yöneldi.

Muharebe

Mercidabık Muharebesi’nden sonra Memlûk Sultanlığı’nın başına geçen Tomanbay; Osmanlı hakimiyetini kabul etmediği gibi, barış teklifi için gelen Osmanlı elçisini de öldürtmüştü. I. Selim, ordusuyla birlikte Sina Çölü’nü 13 gün içinde (3 Ocak-16 Ocak) geçerek, Ridaniye’de Memlûk Ordusu ile karşılaştı.

Ridaniye’de yeni Memlûk Sultanı Tomanbay, Venedikliler’den top ve silah alarak kuvvetli bir savunma hattı kurmuştu. Memlûk Ordusu’na, El-Mukaddam Dağı’nın etrafını dolaşarak güneyden saldıran I. Selim, bu manevra sayesinde Memlûk Ordusu’nun yönleri sabit olan toplarını etkisiz hale getirdi.

Memlûk Sultanı Tomanbay, çok büyük çabalarla yaptığı savaş hazırlıklarına rağmen, 22 Ocak günü Ridaniye Muharebesi’ni kaybetmekte olduğunu anlayınca en cesur askerleri ile bir birlik kurup Osmanlı komuta merkezine bir baskın düzenledi. Sultan Selim’in otağı sandığı Veziriazam’ın çadırına girdi ve Veziriazam Sinan Paşa öldürüldü. Bu suikast baskınının da istenen hedefi bulmaması sonucu, Tomanbay savaş alanından çekildi. Böylece 22 Ocak 1517′de Ridaniye Zaferi kazanıldı.

Sonuçları

Ridaniye Muharebesi çok kesin bir sonuç vermemekle beraber savaşının stratejik hedefi olan Mısır’ın fethi hemen mümkün olmamıştır. Çünkü Memlûklular büyük bir direniş göstermişlerdir. Kahire’yi hiç zayiat ve şehrin sosyal ve ekonomik hayatına zarar vermeden ele geçirmek niyetiyle 25 Ocak’ta Sultan Selim direniş göstermeden teslim olan bütün Memlûkluların affedileceğini ilan etmişti. Fakat Tomanbay ve ona yakın Memlûklu komutanları gerilla tipi direniş organize etmeye başladılar ve bu nedenle Kahire ancak üç gün süren çok şiddetli sokak savaşlarından sonra ele geçirilebildi ve şehir kısmen yıkıldı ve binlerce kişi öldü. 4 Şubat 1517′de I. Selim törenle Kahire’ye girdi ve “Yusuf Nebi Tahtı”na oturdu. Memlûklular, Nil deltasında ve Yukarı Mısır’da direnişe devam ettiler. Fakat fazla zaman geçmeden Osmanlı güçleri bu direniş merkezlerini bertaraf edip Tomanbay’ı yakalamayı başardılar. Tomanbay, 13 Nisan 1517′de Kahire kale kapısında asılarak idam edildi.

Bu zaferle birlikte Memlûk Sultanlığı yıkılmış, bütün toprakları Osmanlı egemenliğine girmiştir. Memlûk Sultanlığı tarihe karışmış, Osmanlı Devleti Mısır’a hakim olmuş ve Halifelik Osmanlılara geçmiştir. Mısır’daki kutsal emanetler İstanbul’a getirilmiştir. Osmanlı Devleti, Doğu Akdeniz’in ve Baharat yolu’nun tek hakimi durumuna yükselmiş; Kızıldeniz ve Hint Okyanusuna açılmıştır.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

90 total views, 0 today

Art arda fuhuş operasyonları

 | Genel | 23 Ocak 2013

Art arda fuhuş operasyonları

İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Ahlak Bürosu ekipleri, geçtiğimiz günlerde art arda fuhuş operasyonları yaptı. Gültepe Rampasında yapılan operasyonda A.E., E.Y., S.Y. E.C. ve R.M.K. adlı travesti ve transseksüeller yakalandı. Suçüstü yapılan travestilere kamu düzenini bozma ve çeşitli gerekçelerle 182’şer lira para cezası kesildi. Travestiler, para cezasına isyan ederken çok ilginç şeyler söylediler. Bir travesti, “Ekonomik durgunluk nedeniyle eskiden 100 liraya yaptığımız işi, şimdi 30 liraya yapıyoruz. 182 TL cezayı ödeyemeyiz” dedi. Otoyolda travestilerle ilişkiye geçmek için duran kamyonculara da 77 TL para cezası kesildi. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği öğrenildi. Öte yandan Ahlak Bürosu ekipleri, İzmit Erenler Mahallesi’nde de bir operasyon yaptı. Ayça kod adlı A.Ç.(30), fuhuş yaptığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Şüphelinin 250 TL karşılığında erkeklerle ilişkiye geçtiği bildirildi. A.Ç., ifadesinin alınmasının ardından adliyeye sevk edildi.

http://www.viptravestim.com

 

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

174 total views, 1 today

Andrey Saharov

 | Tarih | 22 Ocak 2013

Andrey Dmitriyeviç Saharov (Rusça; Андре́й Дми́триевич Са́харов) (d. 21 Mayıs 1921 – ö. 15 Aralık 1989), insan haklarının önde gelen savunucularından SSCB’li nükleer fizikçi. SSCB’de reformların yapılmasını ve komünist olmayan ülkelerle iyi ilişkiler kurulmasını desteklemiş, 1975′te Nobel Barış Ödülü’nü kazanmış, ama yönetimin baskısıyla karşılaşarak 1986′ya değin ülke içinde sürgünde yaşamıştır.

Babası gibi fizik öğrenimi gören Saharov, doktora çalışmasını 1947′de tamamladı ve 32 yaşında SSCB Bilimler Akademisi tam üyeliğine seçildi. Bu dönemde İgor Tamm ile birlikte SSCB’nin ilk hidrojen bombasının yapım çalışmalarını gerçekleştirdi ve denetimli çekirdek kaynaşmasının (füzyon) kuramsal temellerini attı.

Saharov, 1961′de Başbakan Nikita Kruşçev’in 100 megatonluk bir hidrojen bombasının atmosferde denenmesi yolundaki planına, deney sonucu oluşacak radyoaktif serpintinin yaygın hastalıklara yol açabileceği kaygısıyla karşı çıktı. Üç yıl sonra, Stalin dönemi biyologlarından T.D. Lısenko’nun egemen öğretilerine karşı bir muhalefet grubu oluşturmayı başardı. 1968′de batı ülkelerinde yayımlanan İlerleme, Birlikte Yaşama ve Düşünce Özgürlüğü adlı yapıtında nükleer silahların azaltılması gerektiğini savundu ve komünist ve kapitalist sistemlerin sonunda demokratik sosyalizm temelinde birleşeceğini öne sürdü. 1971′de insan hakları savunucularından Yelena G. Bonner ile evlendi.

Saharov’un bu etkinlikleri ve daha sonraki yazıları, Sovyet yönetiminin tepkisini çekti. Yönetimi, ülke içinde çeşitli baskılar uygulamak, ülke dışında da düşmanca bir politika izlemekle suçlaması üzerine resmi sansür kuruluşunun hedefi haline geldi. 1980′de Gorki (bugün Nijni Novgorod) kentine sürüldü. 1984′te Sovyet aleyhtarı etkinliklerde bulunmakla suçlanan karısı da Gorki’ye sürüldü. Sovyet yönetiminin kendisine verdiği nişanları geri almasına karşın Saharov, Bilimler Akademisi üyesi olarak kaldı. 1986′da Mihail Gorbaçov’un sürgün cezasını kaldırması üzerine Moskova’ya döndü. Nisan 1989′da Halk Temsilcileri Meclisi’ne seçilen ve itibarı iade edilen Saharov, yıllarca uğruna mücadele ettiği pek çok amacın Gorbaçov döneminde gerçekleştiğine ve resmi politika haline geldiğine tanık oldu.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

80 total views, 2 today

Kasımpaşa, Beyoğlu

 | Genel | 22 Ocak 2013

Kasımpaşa, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan tarihi semt.

Günümüzde mevcut olan mahalleleri; Cami-i Kebir, Sururi Mehmed Efendi, Yahya Kahya, Fetihtepe, Küçük Piyale, Kadımehmet, Piyale Paşa, Bedrettin, Çatma Mescit, Hacı Hüsrev, Kulaksız ve Kaptan Paşa’dır.

İstanbul’un en eski yerleşim yerlerindendir. Fatih Sultan Mehmet gemileri Haliç’e bu semtten indirmiştir. İstanbul’un fethinden önce burada bugünkü İtalyan Cenovalıların ataları Cenevizliler yaşardı. Fetihten sonra semt daha bayındır bir hal almış ve zamanının en lüks yerleşimlerinden biri olmuştur. Ne var ki Büyük Kasımpaşa Yangını semti yerle bir etmiştir. O tarihten sonra ve özellikle Cumhuriyet devrinin ilk yıllarından itibaren atıl bir hal almış, Haliç’in kirlenmesiyle de popülaritesini iyice kaybetmiştir. 21.yy’ın başında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Haliç’i temizlemesi ve semte yapılan yatırımlar iyi sonuç vermiştir. Yaklaşık 15.000 kişilik bir stada, 1 spor kompleksine, 1 kütüphane ve 1 havuza kavuşan semt, gelişimini sürdürmüştür.Haliç’in kıyısında bir sosyal dinlenme tesisi inşa edilmiştir. Sosyal dinlenme tesisinin de içinde bulunduğu parkta çeşitli kondisyon ve sağlık aletleri halkın kullanımına açılmıştır. Semtin ünlü Tabakhane Meydanı (Kızılay Meydanı) ise çağdaş bir hal almış, sosyal etkinliklerin merkezi konumuna gelmiştir. Kasımpaşa’nın bir diğer adıda Pegaidir.

Semt, adeta futbol takımıyla özdeşleşmiştir. Öyle ki Kasımpaşa denince akla ilk gelen Kasımpaşa Spor Klubü olmaktadır. Stadyum, semtin Tepebaşı’na doğru çıkışında yer almaktadır. Tribünlere ulaşmak için bir yokuş çıkılması gerekmektedir. Oyun alanı ise girişten aşağıdadır. Semtin merkezindeki Cami-i Kebir (Büyük Cami) ve Piyale Paşa mahallesinde bulunan Büyük Piyale Paşa Cami Mimar Sinan’ın eserlerindendir.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

103 total views, 1 today

Tiyatro

 | Genel | 22 Ocak 2013

Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösteridir. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır.

Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın hümanist bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak ifade edilir.

Tiyatro eserinin diğer türlerden en önemli farkı; diğer edebi eserler okumak ve dinlemek için yazılmışken, tiyatro oyununun sahnede seyirci önünde oynanmasıdır. Değer ölçülerini, izleyenin kanaat ve anlayışlarından alır. Göze görünür bir karaktere sahip olması, canlı olarak meydana geliş niteliğiyle toplum psikolojisine hitap eder. Temsil yeri ve eser, tiyatronun edebiyat öğesidir. Bu edebiyat öğesi yanında tiyatro kavramı içinde oyunculuk, sahne düzeni, ışıklandırma, dekor, kostüm, müzik gibi unsurların bütünlüğü söz konusudur.

Tiyatro metinlerine “oyun” metinleri yazan kişiye oyun yazarı (müellif) ve oyunu sahnede canlandıran kişilere ”oyuncu” (ya da daha genel olarak tiyatrocu) denir. Ayrıca eserin sahnelenmesinde görev alan sahne amiri, dekor ve kostüm sorumlusu, ışıkçı, suflör gibi diğer yardımcı elemanlar da vardır.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

75 total views, 1 today

Sinema

 | Genel | 22 Ocak 2013

Sinema, herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir perde üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işidir.

Film göstermeye yarayan özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapıya da sinema denir. İlk film cihazına büyülü fener (lanterne magique) denmişti.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki Madde 5′e göre sinema: tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.

Sinema, Yedinci sanat olarak kabul edilir.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

98 total views, 2 today

Bedia Muvahhit

 | Genel | 22 Ocak 2013

Bedia Muvahhit Statzer, (Emine Bedia Şekip) (d. 16 Ocak 1897, İstanbul – ö. 20 Ocak 1994, İstanbul). Tiyatro ve sinema sanatçısı. Türkiye’nin ilk müslüman kadın oyuncusudur.

Kadıköy Terakki Mektebi ve Notre Dame de Sion Lisesi’nde okumuş ve küçük yaşta Fransızca ve Rumca öğrenmiştir. Öğrenimini sürdürürken o yıllarda kurulan Telefon Şirketi’nde çalışan ilk kadınlardan biri oldu. 1921′de Erenköy Kız Lisesi’nde Fransızca öğretmenliğine başladı.

Sanat yaşamı 1908′de başlamış sayılır. Ancak 1914′te yeni kurulan Darülbedayi’ye girdi.1918 yılında sanatçı Ahmet Refet Muvahhit ile evlendi.İlk filmi, 1923 yılında Muhsin Ertuğrul’un teklifiyle başladığı Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek romanından sinemaya uyarlanan filmdir. Bu filmde canlandırdığı Ayşe karakteri ile Türk sinemasının Neyyire Neyir’le birlikte ilk kadın oyuncularından biri oldu.

1923′te, Ceza Kanunu adlı oyunla sahneye çıkmasıyla tiyatro yaşamı da başlamış oldu. Sanat yaşamı boyunca 200′ün üzerinde oyunda ve sayısız sinema filminde rol aldı.1927 yılında eşinin ölümünün ardından piyanist Ferdi von Statzer ile ikinci evliliğini yaptı.1951 yılında eşinden ayrılan Bedia Muvahhit, 1975 yılında Şehir Tiyatroları’ndan emekli oldu. 1987 yılında Devlet Sanatçısı unvanını aldı.

1993 yılı aralık ayında sağlık durumu kötüleşen Muvahhit,20 Ocak 1994 tarihinde 97 yaşında öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.Bedia Muvahhit’in Şuayip Sina Arbel (1922-8 Eylül 1991) adında bir oğlu Zeynep ve Ali adlarında iki torunu ve Aslı,Nazlı ve Ayşe adlarında da üç torun çocuğu bulunuyordu.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

126 total views, 4 today

Audrey Hepburn

 | Genel | 22 Ocak 2013

Audrey Hepburn (4 Mayıs 1929, Brüksel – 20 Ocak 1993, Tolochenaz), İngiliz-Hollandalı sinema oyuncusudur. Daima sempatik ve masum yüzlü güzel oyuncu 1 Oscar ödülüne sahiptir.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

164 total views, 3 today

Ziya Osman Saba

 | Genel | 22 Ocak 2013

Ziya Osman Saba, cumhuriyet dönemi şair ve yazarı (30 Mart 1910, İstanbul-29 Ocak 1957, İstanbul).

Yedi Meşaleciler Hareketi’nin kurucularındandır. Şair olarak ün kazanan edebiyatçı, küçük hikâye türünde de eserler verdi.

 
 
 
Rating: 10.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: +1 (from 1 vote)
 

69 total views, 2 today

V. George

 | Genel | 22 Ocak 2013

V. George (3 Haziran 1865 – 20 Ocak 1936), 1910-1936 arasında Birleşik Krallık hükümdarı.

VII. Edward’ın ikinci oğluydu. Mayıs 1892′de York dükü oldu. Babasının tahta çıkmasından sonra (1901) sonra Cornwall dükü ve Galler prensi oldu. 6 Mayıs 1910′da babasının yerine geçen George, 22 Haziran 1911′de taç giyerek resmen İngiltere kralı oldu. Mary Teck ile evli olan George’in 6 tane çocuğu vardır.

 
 
 
Rating: 1.0/10 (1 vote cast)
 
 
Rating: 0 (from 0 votes)
 

55 total views, 1 today

 
  •  
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol